9 Kasım 2010 Salı

I love geometry...



If you love geometry, you can let everyone know by wearing dodecahedra with elegance and style! These dresses with sewn-on paper polyhedra embellishments were designed by Amila Hrustic. The third dress will sting himself!
via Makezine Blog



22 Ekim 2010 Cuma

iPhone 4 unpowered amplifier



iPhone 4 için özel olarak üretilmiş ve enerjisiz çalışıyor :)) fiyatı 25 $ ama iphosuz uyarısı da yapmışlar sitede :)
Source

Sınırsız İletişim

Teknolojinin hızlı gelişimi geçtiğimiz yıllar içerisinde bir çok farklı iletişim kanalının oluşmasına yol açtı. Cep telefonları ve çağrı cihazları ile başlayan bu iletişim kurma hadisesi, bugün, sms, mms, internet, sosyal mecralar, bbm, ve daha bir çok kanalda devam ediyor. Yüzyüze yapılan görüşmelerden çok telefon üzeri eposta tercih ediliyor. Bu iletişim mesafeleri kısaltırken, iş ve özel hayatın iç içe geçmesi ve her an çalışıyor olma durumunu beraberinde getiriyor. Bir çok kişi çift telefonlu, epostalarını cep telefonundan kontrol edebileceği özelliklere sahip veya 3Gli dizüstüsü hep yanında. İşi bu iletişim ağları çevresinde dönenler bile bile lades demiş olsa da, her sektörde iletişmin şekli değişmiş durumda. Ve bu kaostan kaçma isteğimiz kimi zaman çok yükselse de, iletişimi tamamen kesilmiş bir hayata sadece belirli bir süre katlanabiliyoruz, onlarsız da olmuyor... Sınırsız iletişimi, sınırlı insanlar için kullanabilmek için yollar arıyoruz... İletişim için tarihe karışmaya aday aksesuarlar çevremizde... telefon defteri, jeton, mektup kağıdı ve zarf, hatıra defteri, fotoğraf albümleri, video kasetler, dahasını siz söyleyin. Teknik bir arızadan ötürü bugün bu satırları okuyacak interneti olmasa kimsenin ve telefon hatları çalışmasa kitlense telefonunuz, kimin telefon numarası hafızanızda? Facebook olmasa bilebilir misiniz doğum günlerini? Gazeteden kupon kestiğimiz günleri mi özledim ne? Sınırsız iletişimden uzaklaşmak için bahane mi yaratıyorum yoksa... Hepinize 3Gli günlerin yanında, kurutulmuş güller dilerim.

21 Ekim 2010 Perşembe

Haftasonuna bir kala.

Çözüm üretmekle, üretmekten vazgeçmek arasına sıkışıp kaldığım anlar... Suçlu yok, yanlış var. Yanlışı düzeltmek derdinde değil de kimse, herkes suçluyu arıyor. Suçlu idam edilse, yanlış düzelecekmiş gibi.
Yaşa ve saça bakmıyor anlayış kıtlıkları. Kıtlıkla baş etmeye çalışan sadece anlayışlar olsa keşke..
Umutlar eriyen mumlar gibi, zamanla tükeniyor ve her mum sanki eriyerek umutsuzluğunu etrafa saçıyor...
Haftasonuna bir kala, molaya ihtiyaç hissediyor bedenler. Nöbetler bekliyor halbuki egolu filler sayensinde çimenleri.

19 Ekim 2010 Salı

Sıradışı Mimar Tezuka

Geçtiğimiz hafta dinleme fırsatı yakaladığım sıradışı Japon mimar Takaharu Tezuka'nın tasarımları gerçekten ilgi çekiciydi. Mütevazi ve eğlenceli Nostaljik Gelecek sunumunda en çok dikkatimi çeken, Fuji Kindergarden. 450 çocuğun eğitim gördüğü bu bina(?) da aynı zamanda farklı bir eğitim sistemi uygulanıyor. Çocuklar yaş gruplarına göre ayrılmamış ve sınıflarını kendileri yaptıkları yetmezmiş gibi, kendileri seçebiliyorlar... daha fazlası için tıklayınız (ingilizce) veya ieuhaber



Farklı bir bardak tasarımı - Cipher

Source



12 Ekim 2010 Salı

Tatil mi? Cehennem mi?

trendwatching.com'da karşılaştığım "Her trendi herkese uygulaMA" başlığı altında bulunan bu örneğe bayıldım. (Link) Haftasonu Dr.Uğur Özmen hocanın aklımızdaki soru işaretleriyle savaşıp, okuduklarımızdan ve dinlediklerimizden birşey anladık mı? uygulamalarına başlamışken, karşılaştım bu fotoğrafla :) İlk hissiyatım bu fotoğrafı çok sevdiğim fakat bakış açımızın tam da bu resimdeki şekilde olduğu bir arkadaşımla paylaşma isteğimdi :) Ve bence oldukça derin bir fotoğraf, bu konuda düşünmek gerek..

İki kelimeden oluşuyor, anlatıyorum...

-İki kelimeden oluşuyor, üçgen üzerine bir şey kapıyorsun, yanan ışığı sönüyor. Aslında üzerine kapanan o şey ilk kelime. üçgen prizma şeklinde. elektrikle çalışıyor. Gece kullanılıyor. Başucuna koyuyorsun.
-Hayır tam olarak gece lambası değil. Gece Lambası modeli bu.. ikiye bölerek anlatıyorum.
- Hani okuruz. blog, gazete, mesaj.. üret üret.. e- si de var bunun.
- Hah kitap, okudun kitabı uykun geldi ne yaptın? Araya ne koydun?
Resmi görünce anlatmak zorlaştı :) Gece Lambası Kitap ayracı (Source) Kullanışlı ve şık bir tasarım..

11 Ekim 2010 Pazartesi

Tohumlar fidana, projeler etohuma..

Keyifli bir etohum kampının ardından, pazartesi işbaşı yapmanın, duygu karmaşasına yol açtığı kesin. El sıkışılan tüm yeni adlardan bir kaç satır paylaşmak istedim.
İzmir'in 24 saat yaşayan bir şehir olamaması ve gecelerin uzun olduğu cuma ve cumartesi günleri ardından yapılan toplantılarda katılım azalmasına yol açıyor. Ne şaşırtıcı ki, Etohum Kampına katılım oldukça yüksekti. Ertuğrul Beren'nin Speednetworking uygulaması sonrasında hala tanışamadığım kimse kaldı mı? diye soruyorum. Beren'nin konuşmasında; Asansör cümlesi, kiss(keep it simple and stupid) ve kartvizit sanatı en çok dikkatimi çeken başlıklar oldu. Dr. Haluk Elçi, yemek rehavetini "finansal yatırımcılar işe karışmaz" dediğinde, bir anda attık :) Ve yıllardır, okudukça heyecanlandığımız facebook ve google örneklerinden ders çıkarmaya çalıştık. Nokia'dan Salih Özkan ve Selim Aytunç'nın konuşmalarında benim için en çarpıcı olan Talebi Şekillendiren Eğilimler başlığıydı. 2015'te mobilin hayatımızın neresinde olacağı sorusuna yanıtlar aldık. (2015'te sosyal ağlara %50 üzerinde mobilden bağlanılacak gibi :))
Ardından Dr. Uğur Özmen, etkili sorularıyla, kafamızda soru işaretleri yarattı ve damarlarımızda bu soru işaretleri aktı. ("damarlarında akacağız" sözü kendisinin sunumundan alıntıdır) Sunumun sonunda müşterilerimizin zorla mama yedirilen bebekler gibi olmasını hayal ettim. =)) Sahnenin tam önünde Uğur Hocanın sıkıştırıldığı bir karede gözümün önünde...


Son konuşmacı Devrim Demirel'di. "Rakibiniz yoksa, yanlış yerdesiniz!" ve "Tek iş yapın, doğru işi yapın ve işi doğru yapın" başlıkları ilgi çekiciydi. Devrim Bey'in minik oğlu Kerem ile yeni doğan proje arasında kurduğu bağı, Kerem ve projenin emekleme ve büyüme aşamalarını üzerine paylaşımda bulunduk.
Diğer Notlar;
- Atölye15, 360 derece çekimimizi yaptı.
- Katma değerli networking için, kartvizit üzerinde; tarih, yer, referans ve özellik gibi hatırlatıcı başlıkların olması gerektiğini öğrendik.
- Yerel ögeler iceren oyun ve temalara ağırlık verilemsi gerektiğini söyledi Nokia ailesi.
- Etohum kampı sonrası İzmir Konağı'nda çay - kahve içtik.
Katılımcılar arasında; Pilli Network'ten Cem Bey, Adres Gezgini, Işıl Yılmaz ve Sinem Uyar, Onur Yazılımdan Onur :), Atölye 15'ten Volkan Alkış ve Oğuz Güç, Sivilis'ten Çağlar Ergül, Bordox'tan Kerem Ulukan, Özel Teknoloji'den Hüseyin Barış Özel, İzmirblogyazarlari.com Mustafa Türksavaş, mobilyakeyfi.com Murat Suna, İzmir Delilerinden M.Uysal, Embryonix Proje Koordinatörleri, Üniversite öğrencileri ve adını sayamadığım bir sürü değerli kişi vardı.

Cup-holder Revolution Design



 

Source

 

 

 

 

 

 

 

 

BunuMuGiysem Yayında



 

Bakalım neler olacak Türkiye'nin ilk Sosyal alışveriş sitesinde? Yüzü gözükmeyen şapkayla kapatılan baylar bayanlar.. Sitenin blogunun başlığı tam olarak bilerek mi yapıldı bilmiyorum ama bunumugyisem şeklinde yazılıyor. Zannediyorum düzenlenecek yakın zamanda.. Facebook'ta Mall World oyunu geldi ilk siteyi gördüğümde. Fashionista olarak bir kaç önemli adın, belirli saatlerde sitede bulunmasının güzel bir etki yaratabileceğini düşünüyorum.

10 Ekim 2010 Pazar

Akılda Kalıcı Hediyeler

Hediyem farklı olsun isteği içinde herkes. İz bıraksın, unutulmasın. Manevi değeri yüksek hediyeler başlığındaki yazıların okunma oranlarının yüksekliği de bu sebepten kaynaklanıyor zannediyorum. Bana nasıl bir hediye almalıyım sorusu sorulduğunda, kime alınacağından sonra o kişiyle ilgili çeşitli bilgiler soruyorum. Çünkü eğer gerçekten manevi olarak değerli bir şeyler yapmak istiyorsak, önce karşımızdakinin bakış açısını ve özelliklerini bilmeliyiz. Kimi zaman eşinize/erkek arkadaşınıza yaptığınız surpriz sonrasında, karşınızdakinin yaw bir gömlek alıverseydi keşke demesi. Hem karşınızdakini tanımadığınızın göstergesi hem de emeklerinizin yazık olduğunun..
Bir çok hediye sitesi bizler için işleri kolaylaştırarak hizmet veriyor. İstediğiniz hediyeyi seçmiş olmanız bu hdiyenin istediğiniz etkiyi yaratacağını anlamını malesef ki taşımıyor. Çünkü hediye vermenin en önemli noktası sunumu. Sunumu deyince aklınıza kırmızı kalp bir kutu gelmesin lütfen çünkü artık bu da çok büyük bi farklılık değil.. (keza hediye vereceğiniz kişi sizi seven ve değer veren biri ise, zaten ister poşette ister kalp içeriisnde verin gözleri dolabilir :) )
Verceğiniz diyenin boyutlarına bağlı olarak sunum seçeneklerini belirleyebilirsiniz. Burada elinizdeki malzemelerde tabi önem taşımakta. Aldığınız bir sinema biletini, kitap kurdu sevgilinize aldığınız kitabın içerisine koyabilirsiniz. Bu noktada sevgilinizin aldığınız kitabı rafa kaldırmayacağına ve telefonda söylenecekcümlelerinizi hazırlamanız gerek, "Canım ilk sayfaya bir not yazmıştım okudun mu?" gibi.
Şaşırtmak önemlidir sunumda, herhangi bir gün sabah kapıyı açtığında karşılaşacağı bir demet çiçek ile, doğum gününde arabanın arka koltuğunda duran çiçeklerin verilmesi, ve eve giderken alırsının denmesinin, etkisi eşdeğer olmayabilir. İnsanlara ve ilişkilere özel semboller, şarkılar, satırlar ve üzerine gülümsenmiş herşey bir hediye sunumunun parçası olabilir. Bir arkadaşım nişan hediyesi olarak eski tip bir cep saati almıştı arkasında ise, 3'e çeyrek kalalarımız hiç bitmesin yazıyor, saat 3'e çeyrek kalaya ayarlı. Şimdi bu bizler için hiçbirşey ifade etmesede onlar için çok özel bir zaman ve bir hikayeyi anlatıyordu.
Bugün bu konuda destek olmaya çalıştığım bir çok kişi var ama seçilen hediyeler aynı olsa da sunumları çok farklı. Bir kişi için aktardan özel olarak hazırlattığım kutuya yerleştirdiğim otlar ve yanında benzer bir kutuda armağan edilen taşlar inanılmaz bir hediye iken, diğeri için bu paketler çöpe atılmak için evin bir köşesinde bir süre bekletecek armağanlar olabiliyor..
Özel günleri daha da akılda kılan sunumlar, bazen sizin gösterdiğiniz değeri yansıtırken, bazen istemeden de olsa gerçek duygu ve hislerimizi karşımıza yansıtamayabiliyoruz. Belki sevgi eşiklerimizin farkından, belki de abarttığımızdan..
Peki sizleri en çok şaşırtan hediye neydi?

8 Ekim 2010 Cuma

Çiçek gibi omlet



Omlet servisini oldukça eğlenceli hale gelmiş :)

Source

Sofraların tadı tuzu

Tuzluk ve karabiberlik karıştırmaya son. İşte ikisi bir arada, bir tarafta tuz bir tarafta karabiber...

Tasarımcı; Chetan Sorab Ürünün adı; Switch Me.

27 Eylül 2010 Pazartesi

Sevginizi tüm şehre yayın..

Spread Your Love by Hamed Kohan

"The tire design features heart-shaped knobs that create playful tracks on the streets. a series of corresponding bike racks are distributed throughout the city



19 Eylül 2010 Pazar

Pazartesiden Cumaya

Cuma günleri değil de nedense pazarları pazartesiye bağlayan bu gece mideme giren kramp sebebiyle yazasım geliyor. Ve anlıyorum ki, bir hafta daha başlıyor. Ne çabuk geçiyor zaman... Son başvuru tarihini kaçırmamak imkansız tüm başvurulması gereken yerlerin. Ve zamanın hızlı akışına tek ayak uydurmaya çalışan ben miyim bu koca şehirde? Akşam yemeği için İspanyollar gibi 22.00de masaya oturduğumuz cumartesi gecesi sanki 1 gün değil, 1 ay öncesinde kalmış. Halledilmesi gerekenler, halledilemeyenler olarak bi sonraki haftasonuna ertelenmiş. Sanırım bu listelerden dolayı, ben denizin kokusunu duyamıyorum. Yada o an objesel bir reaksiyonla, listedekiler geliyor aklıma. Haftasonu, ütüeviyle yaptığım anlaşma sonrası kendimi büyük bir başarıya kavuşmuş hissediyorum. Bu haftaya sıkışan işlerin her biri, birazdan rüyalarımı kabusa çevirebilir. Bir hafta daha başlıyor ve ben bu hafta pazartesiden geri sayıma başlayacağım sanırım... Pazartesiden cumaya hızla ak zaman, tüm listelerin üstünü çizmemize yardımcı ol bir de : )

31 Temmuz 2010 Cumartesi

‘Sen’den Siz’e geçiş…

Uykusuz gecelerimden biri daha... Hüznüme yenik düştü, yalancı gülüşüm. Duvarlarım öyle yüksek ki, bazen ben bile göremiyorum içimdekilerini. Yanı başımda duruyor gözyaşı koleksiyonum. Gözyaşlarımın içine sakladığım her anı, tekrar tekrar yaşanıyor göz kapaklarımın altında. Gözlerimi kapamaya korktuğum için belki de uyuyamıyorum.
Ne dileyeceğimi şaşırdım hayatımdan. Prenses olduğum tek haneli yaşlarıma geri dönme isteği içindeyim. Bir kişiyle hayatıma giren herkes, şimdi bir kişinin gidişiyle çıkıyor hayatımdan. Hüznüme hüzün katmaktan öteye gidemiyorum her düşümde ve düşüncemde. Hayallerim siliniyor, değişiyor. Yeşermeyi bekliyorum yorgunluklarımda.

Düşünmeye geç başladığım her başlık sorun mu? Güvenilmeyeceğini test edilmiş onaylanmış birine neden sonsuz güvenir insan? Neden görmek istemez, kaçışları? Neden insanların sözlerine kulaklarını tıkar? Hayalindekiyle elindeki farklı olduğunu bile bile nasıl kandırır kendini? Satırlar senden, size nasıl bu kadar çabuk geçer? Ve yenildiğini mi yoksa kazandığımı nasıl anlamaz? Sorularımın büyüttüğü korkularımı yaşarken, ben; göz yaşı nedir bilmeyen ve gözyaşıma inanmayanlar için düşlerimi kaybettim.

25 Temmuz 2010 Pazar

Kötülüklerin öğretileriyle gelen minnetler

Hepimizin kelimeler için farklı anlamları var aslında. Anlam ortaklıklarının çoğaldığı yerlerde iletişim, ilişkiye dönüşüyor. Bazı kelimeler ise, toplumda ve dünyada belli alt kelimleri barındırıyor. "Kötü" içinde neler barındırıyor derseniz, hepimizin söyleyebileceği ortak kelimeler var; yalan, riya, hile, aldatma...

İçinizdeki niyettir, sizi iyi veya kötü yapan... Ve sanırım iyi niyetli insanlara kötüyü öğreten de, iyi niyetli görünenler, hayatlarını mış gibi yaşayanlar... İşte bu insanlar hayatımızdan uzak tutmanız gerekenler.

Siz tüm içtenliğinizle, onların hayatında bir değer olduğunuzu zannederken, onlar hayatlarında hiç olduğunuzu size hissettirmeyecektir... Ve bu öyle bir oyundur ki, oyunun içinde sadece iki kişi de yoktur aslında... Dostlar, aileler herkes bir parçasıdır. Karşılıksızlıkları sevmezken, sizin karşılıksız yaptıklarınız şaşırtır onları... Sadece bencilliklerinden kaybetmek istemezler sizi. Ve siz onların hayatında hiçbir değeriniz olmadığını çok geç anlarsınız. Çünkü sahnede hiç bir eksikleri yoktur. Belki de kapalı kapılar ardında, rollerini paylaşırlar. Fotoğraf kareleri oynanan bu oyunun fragmanıdır aslında.

Hissetmedikleri hiçbirşeyi yaşamadıklarını iddaa ederlerken bile, hissettiklerini yapamamış, karşınıza çıkamamışlardır. Hayatlarında hiç olduğunuzu hissettiğiniz insanların sizinle konuşmak istemesi nedendir peki derseniz; vicdanlarını rahatlatıp, iyi niyetli görünen hayatlarına geri dönmektir derim.

Siz, gününüzü onlar için yaşarken, onlar için gün "ben"le başlar ve "ben"le biter. "sen" lerin hataları, sırları, dualarıyla beslenip, sizi suçlayacaklardır, korkmayın. Dualarınıza, yeni satırlar ekleyin.

Hayallerinizi ve duygularınızı yıkarlarken her cümlelerinde, gözyaşlarınız bir hiçtir, çünkü siz de hiçsiniz... İşte bu yüzden grileri sevmemeli yürekler ve bu yüzden kendi için kötü ve kendi için iyiyi bilmeli... Kötü, kötüdür. İyi ise, iyi... Onların hayatınızda durması gereken yerleri bilebilirsiniz...

Gereken her kişi yanınızda olacaktır. Ve gerekmeyenler aramaya bile cesaret edemeyecektir. Eğer kendinizi değersiz hissederseniz, işte o zaman yanılırsınız. Çünkü zaten yalan sevgiler içinde çüreyen kalplerin sesleri, sizi iyi hissettirmeyecektir.

Onlar yeni sizleri aramaya başlamıştır. Siz gittiğiniz için, yollarda gördüğünüz her manzara farklı olacaktır onlar için. Sizi suçlamak için yeni satırlar yazılacaktır. Aldatılan bir kalpten kimse söz etmeyecektir. Siz susarak unutmaya çalışırken, onlar konuşarak akıtacaktır kalplerindeki kirli kanı.

Suçlu yoktur çoğu bitişte, sadece yanlış vardır. Bazı yanlışların geri dönüşü yoktur. Duvardaki çerçevelerin indirilmesiyle yok olmaz yaşanmışlıklar ve yanlışlar...

Yeni bir sahne kuruldu şimdi, iyi niyetli gözüküp kötü niyetli olanlar için. Kendilerini iyi hissettirecek heyet toplanıp yeni bir oyun hazırlıyor vizyon için.

Ve onlar hiç bir zaman ayırt edemeyecektir; anlatılarak "dile" düşen mi.. anlatılmayıp "yürek" deşen mi daha önemli?

Minnetleriniz büyüyecek, her kötülükle, dualarınız ve düşleriniz değişecek... Ve bu değişim içinde kalbiniz kırılsa da, siz yine gülümseyin hayata iyi niyetlerinizle...

Dev Coca Cola Otomatı

Dev Coca Cola Arkadaşlık Makinesi, Ogilvy Arjantina Agency,tarafından hayata geçirilmiş. 3 metre uzunluktaki dev makineden cola almak için arkadaşlarınızın yardım etmesi şart :) Arkadaşlık günü için hayata geçirilen farklı bir proje :)

Motorsiklet Kaskının Böylesi



Cool Motorcycle Helmet Designs

http://www.helmetshop.com/

17 Temmuz 2010 Cumartesi